Türk Eğitimsen 2’nolu Şube Başkanı Fethi Kurt İsrail’in Filistin’e yaptığı saldırıyı kınadı.2009 yılına girerken tüm dünyanın gözü önünde sergilenen bu vahşet Türk Eğitimsen olarak bizleri ziyadesiyle üzmektedir son alınan haberlerde İsrail Filistin topraklarında çoğunluğu çocuk ve sivil halkın olduğu soykırım uygulanmaktadır dedi.
İsrail’in Filistin’e karşı bir soykırım yaptığını belirten Kurt; “Gözümüzün önünde sergilenen vahşet Türk Eğitim-Sen olarak bizleri ziyadesiyle üzmektedir. Son alınan haberlerde İsrail, Filistin topraklarında çoğunluğu çocuk ve sivil halkın olduğu soykırım uygulamaktadır. 400’e yakın Filistinli Müslüman kardeşimiz bu katliama maruz kalmıştır. Hal böyle iken başta George Soros’tan nemalanan bir kısım aydın, basın-yayın, enstitü, vakıf sessiz kalmakta, dünyayı ve Türkiye’yi yönetenler göstermelik demeçlerle olayı geçiştirmektedirler. Aynı katliam Filistinli dindaşlarımız tarafından yapılmış olsaydı, bütün dünyada yas ilan edilir, yılbaşı programları son bulur ve kıyametler kopardı. Türk Eğitim-Sen Antalya 2 No’lu Şube olarak seyirci kalanları duyarlı olmaya davet ediyoruz” diyerek vahşeti yapanları lanetledi. Ayrıca, TRT Şeş ve üniversitelerde kurulması düşünülen Kürt dili ve Ermeni dili bölümlerinin ne maksatla açıldığı sendika tarafından bilindiğini belirte Kurt; “Ateşle oynayanların bir gün ellerinin yanacağı aşikârdır. Geçmişte Osmanlı Devletine uygulanan oyunlar; özgürlük, azınlık hakları adı altında tekrar uygulanmaktadır. Amaç Türkiye’de yeniden Sevr ortamını oluşturmak, yarım bırakılmış bölme-parçalama- sömürme niyetlerini aşama aşama uygulamaktır. Kürtçe yayın yapacak olan TRT 6 test yayınlarına başladı. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşundan bu yana ilk Kürtçe televizyonu açma şansı AKP’ye nasip oldu. Bugüne kadar gelmiş geçmiş 57 İktidarın yapamadığını yapmak, herhalde ciddi bir şeref payesi olsa gerek. Dil bir milletin temel sigortasıdır. Aynı duygularla duygulanmak, aynı hüznü yaşamak ortak dili olan insanlara has bir duygudur. Bu özellikten mahrum toplumların bir ideal, bir hedef etrafında buluşması imkânsızdır. Bugün Amerika Birleşik Devletlerini dünyanın en büyük gücü yapan temel farkı, ayrı milletlere ait Amerikan vatandaşlarının İngilizce konuşabilmeleridir. Oluşturulan bu ortak dil, bir beyaz Amerikan vatandaşını bile zenci bir başkan adayına oy vermeye yöneltebilmiş ve Dünyaya hakim bir devlet yaratmıştır. Sömürülen ülkelerin en temel özelliği de, hakim bir kültür etrafında bütünleşmek yerine bir takım etnik farklıklıları öne çıkarmaları, bu uğurda her türlü emperyalist emellere açık olmalarıdır. Birçok Türk vatandaşı, "Bu bir tavizdir, bu uygulama birlik ve beraberliğimize bir fayda sağlamak şöyle dursun başka tavizleri de beraberinde getirmekten başka bir işe yaramayacaktır." diye düşünmektedir. Yerel seçimler öncesinde, 1 Ocak 2009 tarihinde Kürtçe TV’nin Başbakan’ın açılışıyla resmi yayınlarına başlayacak olması da manidardır. Aşağıdaki haber metninde de görüleceği üzere ortada dil diyebileceğimiz bir yapı bile bulunmamaktadır. “İlk test yayını dün ‘Kurmançi’ lehçesi ile başladı. Bu lehçeyi daha sonra ‘Zazaca’ ve ‘Sorani’ izleyecek.” cümlesi, anladığımız anlamda bir dilin olmadığını çok net olarak açıklamaktadır. “Surda bir gedik daha açtık. Devamı Kürtçe eğitim öğretim yapılması olacaktır.” diye bağıranları duyar gibi oluyoruz. AB dayatması ile geleceğimiz bakımından neleri feda ettiğimizi tarih en acı şekilde gösterecektir. Tarihi sorumluluğu bu kararı verenlere aittir. Aziz milletimiz gözleri önünde sergilenen bu senaryonun bir parçası olmamalıdır” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder